İbiş Ve Padişahın Kızı

Evvel zaman için kalbur saman içinde, develer tellal pireler berber iken, günün birinde padişah ülkesinde yaşayan bir sürü insan varmış. Bu insanlar padişahın bir dediğini iki etmezmiş, padişahın da güzeller güzeli bir kızı varmış. Bu kız ülkenin en güzel kızıymış ülkenin bütün erkekleri padişahın kızından gözlerini alamazmış, padişahın kızı yüzünden padişah birçok erkeğin kellesini yardımcılarına vurdurmuş. Kız çok üzülüyormuş babasına üzülerek söylenmiş.

Padişahın kızı;

“Babacığım güzel olmak benim suçum değil, ama beni beğenen bütün erkekleri kellesini vurdurdun, vicdan azabı çekiyorum neden böyle yapıyorsun? Diye sormuş.

Padişah;

“Güzel kızım benim, annen öldükten sonra bitek sen kaldın benimle, elimden seni alacaklar sende bir gün birine aşık olup, evlenip gideceksin diye korkuyorum” demiş.

Padişahın kızı:

“ seni hiçbir şekilde bırakarak gidemem, senden başka hiç kimsem yok bu ülkede sen olmasan ben ne yaparım” diyerek ağlaşmışlar. Padişahın kızı tekrardan…

Padişahın kızı;

“Babacığım benim yüzümden hiç kimsenin ölmesini istemiyorum, bu yüzden beni saraya kapat bir daha dışarı çıkmayacağım.” diyerek söz vermiş.

Kız odasına kapanmış, baştan her şey güzelmiş ama günler geçtikçe haftalar oldukça yavaş yavaş sıkılmaya başlamış, ama babasına söz verdiği için bir şey diyemiyormuş. Sonra padişahın kızı bir anda bayılı vermiş. Padişahta kendi odasına giderken aklına kızı gelmiş yatmadan önce kızıma da bir bakayım demiş.

Ne görsün! Kızı yerde bayılmış halde yatıyormuş. Feryat, figan halde saraydan bağırıyormuş ne oldu sana? Diye. Herkes başına toplanmış ve kıza ne olduğunu merak ediyorlarmış. Aradan yine günler geçmiş. Fakat padişahın kızı henüz uyanamamış. Padişah ta ülkeye haber salmış, kızımı iyileştirene tonlarca altın vereceğim bir de kızımı vereceğim, yeter ki kızım iyileşsin demiş.

Bunu duyan ülkenin marifetli, sihirbaz erkekleri sıraya girmiş padişahın kızını iyileştirmek için. Bir tanesi çorba yapmış. Çorbasını överek benim çorbam çok güzeldir. Çorbayı içirdikten sonra kesin iyileşecektir demiş. Kıza çorbayı içirip beklemişler.

Ama hiç bir işe yaramamış. Padişah çok sinirlenmiş ve yardımcısına kellesini vurulmasını istemiş. Bunu gören ülkenin erkekleri korkarak kaçışmışlar. Yine aradan günler geçmiş. Padişahın kızı bir türlü uyanmıyormuş. Kızının haline üzülen padişah ağlamaktan helak olmuş.

Padişah;

Ah be kızım, neden böyle oldun? Ne oldu sana? Ben sensiz ne yaparım? Diyerek sürekli ağlıyormuş.

Sonra yolunu kaybeden ibiş adında bir oğlan varmış. Sarayın önünden şarkı söyleye giderken padişah sinirlenmiş.

Padişah;

Ben bu haldeyken, bu küstah ta kim oluyor bura da şarkı söylüyor? Getirin onu bana kellesini vurduracağım demiş. Padişahın demesiyle birlikte, İbişi getirmişler. Sonra kızın yanında kalan

Dadısı koşarak;

“kızınız uyandııı! Padişahım” Demiş.

Padişah bunu duymasıyla birlikte üzerine hemen kızının yanına gitmiş ve kızı gözlerini açmış.

“Babacığım kendime geldim şükürler olsun. Bana tam olarak ne oldu farkında değilim ama bir ses duydum. Çok güzeldi onun sayesinde uyandım ben” demiş.

Padişah;

“Ben o genci şarkı söylemekte olmasından dolayı kellesini vurduracaktım eyvahhh! Demiş.

Sonra padişah yardımcılarına o şarkı söyleyen oğlanı getirin çabuk diye emir vermiş. Oğlanı geri getirmişler.

 Padişah;

 “Farkında olmadan kızımın hayatını kurtardın. Saraydaki herkes kaçtı kellesini vurduracağım diye, kızımda sana aşık oldu bu yüzden kızımı sana vermek istiyorum benim damadım bu sarayında padişahı ol” demiş.

Bunu duyan ibiş;

“İyi ki kaybolmuşum, iyi ki şarkı söylemişim, iyi ki kızınızla evleniyorum” demiş. Ve ibişle padişahın kızı evlenip mutlu mesut yaşamışlar.

Benzer Masallar