Bir gün, Aslan kırda dolaşırken bir ses duymuş. İrkilmiş:— Nedir acaba? demiş. Kim bilir, belki de çok yaman bir hayvandır. Sesine baksana, ne gürültülü! Benden baskın çıkar da şuracıkta paralayıverir beni! Neme gerek, sineyim, bekleyeyim, Canımı kurtarırım hiç olmazsa.Beklemiş. Bir de ne görsün? Bir kurbağa!
Kurdun biri bir tarladan geçiyormuş, boydan boya arpa görmüş. Kurt ne yapsın arpayı? Yiyemez ki! Bırakıp gitmiş. Yolda Önüne bir at çıkmış. Onu görünce: “Ben de seni arıyordum/’ demiş; “şurada arpa buldum, ama yiyemedim, sana sakladım, bayılırım senin dişlerinin gıcırtısına. Gel, sen ye, ben de seyredeyim.” At
Yoksul fare koca ormanda hep korku içinde yaşarmış. Tilkiden korkar, kurttan ödü kopar, en çok da yaban kedisini görünce dehşete düşermiş. Bırakın bu yabani hayvanları, çevresinde bir dal çıtırdasa yüreği ağzına gelir, korkudan bayılacak gibi olurmuş.Fare artık bu korkuya dayanamayacağını anlayınca ormanın kralı
Aslan yan gelmiş yatmış, hor hor uykuya dalmış. Sıçanın biri deliğinden çıkmış. Başlamış aslanın üzerinde oynayıp cirit atmaya. Aslan uyanmış, tedirgin tedirgin bakınmış;-Ne oluyor üstümde diye aranıyorken kapı önünden geçen bir tilki aslanın bu durumunu görünce, hemen taşı deliğine koymuş, aslanı alaya al
Bir sürek avında, tazılarını önüne katan avcılar bir tilkiyi kovalamaya başlamışlar. Tilki, ormanda odun toplayan bir oduncuya yaklaşmış. Ondan, kendisini saklamasını istemiş. Oduncu da ona kendi kulübesini göstermiş. Tilki kulübeye gidip bir köşeye saklanmış.Biraz sonra avcılar da gelmişler. Oduncuya, tilkiyi görüp
Bülbül meşe dalına konar, şakır şakır öter dururmuş. Atmaca duymuş sesini.-Aman ne güzel, demiş. Açlıktan karnım zil çalıyor; şu bülbülü yiyeyim de açlığımı dindireyim.Sektirmeden çullanmış bülbüle, kıskıvrak yakalamış.Bülbül:-Bırak beni atmaca kardeş, demiş. Benden ne olur sana? Bir lokmacı
Günlerden bir yaz günü aslan su içip serinlemek amacıyla bir su başına gelmiş. O sırada yabandomuzu da suya eğiliyormuş. Aslan:– Çekil bakalım da suyumuzdan içelim, ” demiş.– Ne demek çekil?, demiş yabandomuzu. Biz hayvan değilmiyiz? Bizde su içmez miyiz? Amma şey asıl sen çekil!“Sen çekil, hayır sen çek
Tilki cenaplarını bilirsiniz, pek kurnazdır kendileri. Hele bir de yemek gördüler mi, kurnazlıkları iki kat olur. Bir gün, ormandaki bir ağacın dalında neşeyle dans eden bir karga varmış. Karga çok mutluymuş, çünkü ağzında kocaman bir peynir parçası varmış, karga bulduğu peyniri yiyeceği için çok ama çok mutluymuş.