Keloğlan ve Dev’in Bulmacası
Keloğlan ve Dev’in Bulmacası – Keloğlan Masalları
Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, yemyeşil dağların ardında bir köyde Keloğlan yaşarmış. Annesiyle birlikte mütevazı bir evde oturur, boş zamanlarında köyün ihtiyarlarından hikâyeler dinler, oyunlar oynar, ama en çok da bilgelik peşinde dolaşmayı severmiş.
Bir gün annesi ona sıcacık bazlama ve bir kavanoz bal hazırlamış:
— “Aklını kullan evladım. Her gördüğüne koşma, ama bir ihtiyara rastlarsan otur, dinle.”
Keloğlan başını sallamış:
— “Ben zaten aklımdan başka sermayem yok ana.”
Bu lafı söylemiş ve dere tepe düz gitmiş. Güneş yavaş yavaş alçalmaya başladığında, yolu Sisli Orman’a düşmüş. Köylülerden duymuştur, bu ormanda bir geçit varmış. Koca Kaya Geçidi derlermiş adına. Ama bu geçidin önünde bir dev yaşar, kimseyi kolay kolay geçirmezmiş.
Dev ile Karşılaşma

Keloğlan gece çökerken geçide yaklaşmış. Ormanın derinliklerinde taş gibi kocaman bir gövde görmüş. İlk başta kaya sanmış ama sonra o kaya kımıldamış.
Uyuklayan dev yavaşça gözlerini açmış.
— “Kim geliyor ormana bu vakit?” demiş kalın bir ses.
Keloğlan ürkmüş ama geri adım atmamış:
— “Benim, Keloğlan. Yolum buradan geçiyor. Müsaade var mı?”
Dev gözlerini ovuşturmuş:
— “Her geçenle oyun oynarım. Üç bilmece sorarım. Bilirsen geçersin, bilemezsen geri dönersin.”
Keloğlan gülümsemiş:
— “Oyunu severim. Sor bakalım!”
Birinci Bilmece
Dev kalın parmağıyla havaya çizmiş:
“Ne uçar, kanatsız; ne parlar, ışıksız. Geceleri doğar, gündüzleri kaçar?”
Keloğlan gökyüzüne bakmış, biraz düşünmüş, sonra cevabı vermiş:
— “Bu Ay’dır!”
Dev şaşkın bir homurtu çıkarmış. Doğruymuş.
İkinci Bilmece
“Ne alınır ama tutulmaz, ne satılır ama taşınmaz? Herkes ister, ama kimse veremez?”
Keloğlan hafif gülümsemiş:
— “Bu, nasihattır. Ne dokunulur, ne tartılır. Ama kıymeti boldur.”
Dev hafifçe kaşlarını çatmış ama başını onaylarcasına sallamış.
Üçüncü Bilmece
Dev daha ciddi bir ifadeyle üçüncü bilmecesini sormuş:
“Ne yürür, ne durur; ne görünür, ne de tutulur? Onsuz hayat durur ama adı hep geçer.”
Bu defa Keloğlan biraz duraklamış. Cevap hemen gelmemiş. Oturmuş, düşünmüş. Ağaçlara bakmış, kuşların ötüşünü dinlemiş. Sonra gülümsemiş:
— “Zaman’dır bu. Onu göremeyiz ama hep içindeyiz.”
Dev yerinden kalkıp yüksek sesle kahkaha atmış:
— “Çocuk! Sen yalnızca bilge değil, nazik de birisin. Bu ormandan nice akıllı geçti ama senin gibi gülümseyerek cevap veren olmadı.”

Geçidin Açılışı ve Dev’in Sırrı
Dev yana çekilmiş, kaya çatırdayarak ikiye ayrılmış. Yolu açılmış. Ama dev Keloğlan’a bakmaya devam etmiş:
— “Bunca yıl burada yalnız durdum. Bilmece bilen yoktu, konuşan da çıkmadı. Burada kal, birlikte bilmeceler uyduralım.”
Keloğlan biraz düşünmüş. Yolda olmayı, yeni şeyler öğrenmeyi çok severmiş ama devin yalnızlığı da içini burkmuş:
— “Sana her ay bir bilmece gönderirim. Cevabını düşünür, beni beklersin. Belki yine uğrar, birlikte çay içeriz.”
Dev duygulanmış. Gözlerinden yaş süzülmüş.
— “Tamam çocuk. Senin gibi biri bu geçide umut bıraktı.”
Masalın Mesajı
Zekâ, sadece bilmeceleri çözmek değil; kalpleri açmaktır.
Nezaket, korkulardan daha güçlüdür.
Keloğlan masalları, yalnız aklı değil, yüreği de eğitir.
Konuşmayı bilen, devleri bile gülümsetir.